Home! Sweet Home!
Yaklaşık 3 saattir odama giremedim, sokaklarda aç-perişan, parasız kaldım :P
Şimdi benim oda'nın kapı sistemi şöyle, bildiğimiz klasik anahtarlar
yerine, kredi kartı büyüklüğündeki kartı kapıya okutarak içeri
giriyoruzzz..
...........amaaaa asıl gıcıklık burada, içeri girer
girmez o kartı duvardaki bir kutu'nun içersine sokuyorsun...Kartı sokar
sokmaz odaya eletrik geliyor, sıcak su, internet ve klima sistemide
aktif hale geliyor....
Çıkarken kartı alınca odadaki eletrik ve diğer hizmetlerde kesiliyor...
Eee kartı kutu'dan çıkarma dan, dışarı çıkıncada bu sefer girerken kapıyı açamıyorsun :P
Benimde b1 katında az işim vardı, internet'den dizi indiriyordum, akşam
gelince izlerim diye, odadaki eletrik gitmesin diye kapı ile duvar
arasına terlik koymuştum haha :P terlik bi şekilde kaymış, kart içerde
kalınca dışarıda kaldım...
Ofis 17.00 pm' de kapanıyormuş,
resepsiyondaki adam da ailesini akşam yemeğine götürmüş, tam 2 saat
dışarlarda kaldım, cüzdanda içeride kalmıştı, parasız falan dışarda
olmak; homeless mode: on :(
-----------------------------
Kore'de İlk Eczane Deneyimi
Birde bugün öğleden sonra hayatımda ilk defa Kore'de bir eczaneye
gittim :D Allah'a şükürler olsun hiç hastalanmadım, işim düşmedi, bir
parmaklarım kapıya sıkışmıştı onuda market'den bulduğum oksijenli suyla
falan halledip, sardımıştım...
Neyse Öğlen vakti dışarı çıkıyorum, bilgisayar'ın mouse'u falan bozulmuş yenisini alayım geleyim dedim...
Asansör'den çıkınca Norveçli kız arkadaş Stine'yi gördüm...
-Erkan dışarı mı çıkıyorsun dedi..
-Evet dedim,...
-Ben rahatsızın dışarı çıkamıycam, bana ped alabilir misin dedi..
-Tamam dedim çok acelesi varsa bi koşum gidip getireyim, ama yoksa bi 45 dk işim var dönüşte getireyim dedim..
-Acelesi yok diyince çıktım dışarı
+ Büyük bir market'in içinde paket yiyecek birşeyler yaptırdım, mouse
aldım, çıktım..Baya yürüdüm...Sonra dedim ulaan kızın şeyini unuttuk yaa
dedim, tam geri döncektim, karşıda koskocaman ışıklı "yak"
yazıyor...Dedim bu sadece marketlerde değil burada da satılır
herhalde...
Daldım içeri, kadın oso oseyooo, ne lazım dı falan dedi...
(işte burada dil hakimiyeti denen olay ortaya çıkıyor, aynı şeyi bir
arkadaşımla yonsei'ye yakın bir yerde yapılan inşaat hakkında konuşurken
yaşamıştım, sözde ingilizce konuşuyoruz ama inşaat terimleri hakkında
hiçbirşey bilmiyorum, hiçbir araç-gereç'in adını bilmiyorum :D adam eli
ile göstermese inşaat hakkında konuştuğunu anlamıycam, işte diyor burada
yanlış yapılıyor amerika'da şöyle şöyle güvenlik önlemleri alınıyor
dedi burasını anladım sonra şu şu aletlerle diye bi başladı orasını
anlamadım :D demekki insan kullanmadığı şeyleri bilmiyor)
Neyse ağzım'dan yeoja kelimesi çıktı, eczacı kadın'la yüz-yüze geldik, tıkandım kaldım :D
Nası alatcam bunu korece lan dedim...
Biraz ingilizce, biraz korece girdim olaya; işte benim bir yeoja chingu
var dedim, ona şöyle bir şey lazım hani; women on their period ,
birşeyler daha söyleyince anladı istediğim şeyi verdi bana :D
Dedim; bu doğru şey mi lan dedim, selpak falan çıkmasın, geri gelmiyim sonra?
güldü; "only woman only woman" dedi...
senin ingilizceni yerim dedim :D ve günü bitirdim :P
+ Bu arada koredeki selpak, kağıt mendiller çok hoş, keşke burada da
olsa, böyle cüzdan şeklinde, sağlı sollu mendilleri dimişlr, kapatınca
cebe sığıyor ama dışları renkli renkli, hoş resimler var falan :D
burdada var o mendillerden watsonsdan alıyorum bende pembelisi mavilisi turunculusu rengarenk yada şekilli mekilli
YanıtlaSil