13 Ocak 2019 Pazar

Uzakdoğu'da Domuz Yılı

Eveeet 5 şubat itibari ile Çinliler mübarek domuz yılına giriyorlar. Onlar yeni hayvan yılına girerken eğer o hayvan yenecek bir hayvan ise bizdeki kurban bayramı gibi şeylerde yaşanıyor. Şimdiden Çin ve çevre ülkeleri yeni domuz yılı için hazırlıklara başlamışlar. Buradan tüm çekikgöz camiasının domuz yılını içtenlikle kutlar, hak dinin islam olduğunu, cehennemde cayır cayır yanacağınızı hatırlatmak isterim :p şaka şaka naparsanız yapın bize ne :D bu domuz yılının özelliklerine gelince;

Bildiğiniz gibi her yıl farklı bir hayvan ve farklı özellikler falan..bu domuz yılı bolluk ve bereket yılıymış. herkes aşırı kilo alır tıka basa yer içermiş. ve ne alaka bilemiyorum ama bu domuz yılında kıskançlık ve aldatma olaylarında artış olurmuş (ohh sen aldat sevgilini, suçu domuz yılına at, ne güzel)  bir de domuz burcu varmış :S bu yıl doğanlar domuz yılı burcundan oluyorlarmış ayrıca;

Domuz yılı burcunun genel özelliklerini şöyle açıklamış Koreliler; domuz burcu tamamlayıcılığı simgeler. tutkulu değillerdir. bu nedenle işlerinde çok yükselmezler ama bu durum domuz burcunu hiç rahatsız etmez. olduğu haliyle mutludur. emeklilik planları yaparak iş hayatlarını geçirirler. son derece evcimendirler. ailelerine düşkünlükleri başka hiçbir şeye düşkünlüklerine benzemez. bir domuz burcuyla karşılaştığınızda içtenliğinden asla şüphe etmezsiniz. son derece saftırlar. etraflarına fazlasıyla tolerans gösterirler. bazen bu durum etraflarınca kullanılsa bile kolay kolay sinirlenmezler. asla kötü düşünmezler ve herkesin de kendileri gibi iyi niyetli olduğuna inanırlar. bir iş yapıyorlarsa onu hakkını vererek ve doğru bir şekilde yapmak isterler. hileyle hiç işleri olmaz. çevreleri tarafından çok sevilirler. yeni tanıştıkları insanlarla bile hemen arkadaş olabilirler. bu nedenle arkadaş çevreleri diğer burçlara göre daha geniştir. başladıkları işi asla yarım bırakmazlar. bir işi tamamlamadan bırakmak domuz burcunu huzursuz eder. bu nedenle de umursamamalarına rağmen iş hayatlarında çok başarılı olurlar. 

Ve eveet tekrar musmutlu domuzlar diler, bizi pek bulaştırmamanızı önemle rica ederiz:D erkanshi'den selamlar sevgiler..bizim ülkemizde pek hayvan olan domuz yok ama domuzlaşmış insan epeyce fazla var...ben haram diye o domuz insanlardan da uzak duruyorum, bak yine uzattım hadin bays:D

1 Ocak 2019 Salı

Biz Türkler Gökten düşmedik...

Kazakistan'ın Lideri Nazarbayev "Büyük Bozkırın Yedi Özelliği" adlı makalesini yazma sebebini canlı yayında açıklıyor. "Biz gökten düşmedik! Neden utanacağız. Çocuklarımıza nereden geldiniz diye sorulduğunda şu cevabı vermeliler Göktürler, Hunlar, Ulu Türk Dünyası bizim geçmişimizdir.
Ek: Orta Asya'dan videoları Türkçe'ye çevirip twitter adresimde paylaşıyorum, ilgilenenleri beklerim; https://twitter.com/erkanshi

Ah Japonca vah Korece :) İngilizce nerden çıktı erkanşi?

Üç alfabesi olan japonca yazmaya hiragana alfabesiyle başlarsanız. başlarda kolay gelir derken işin içine katagana ve az çok kanji girmeye başladığında kafanızı duvarlara vurmak isteyebilirsiniz ne zorum vardı da başladım diye. kore dilinin tek alfabesi olduğundan sistemi oturtmak daha kolaydır ve bence dünya'daki öğrenilmesi en kolay alfabeye sahip hangul (türkçe, ingilizce, italyanca düşününce latin alfabesi derdim ama ters soru işaretli, O harfinin ortasından ok geçen latince diller var, valla bak) nese bence japonca kulağa daha hoş geliyor. öncelikle 1800'lere kadar kadar japonların kendilerine ait bir alfabesi yokmuş. bu yüzden çin alfabesini kullanıyorlardı. çincedeki kelimeler fonetik olarak değil yazı olarak alınmış. (bizdeki osmanlıca gibi) daha sonra hiragana ortaya çıkmış. hiragana alfabesi kolaydır yazımı biraz ilginç gelebilir ama alışınca kolay oluyor. hatta birkaç kelime öğrenince harfler çok tanıdık geliyor, gülücüklü harf bile var daha ne olsun:Dnormal japonca kelimeler hiragana ile yazılır dediğim gibi. aslında tarihde hiragana kadınlar için uydurulmuş bir alfabe diye anlatmıştı capon bi arkadaş. bir de japonca olmayan kelimeler için katakana var. işte yabancı dillerden japonca'ya giren kelimeleri yazmakta kullanılır. evet, isminiz de katakana'da yazılıyor.genelde yabancı kökenli kelimelerde kullanılıyor. kişiyi okur yazar olmayan kişiden çıkarıp okuduğunu anlayamayan kişiye dönüştürür:p japoncanın ve korecenin yapısı türkçeye benzer diye zaten herkesten duymuşsunuzdur.özne yüklem ilişkisi bakımından. ama zor tarafı çoktur. ayın 20 gününün ayrı ayrı adı var. cisimleri tanımlarken şekillerine göre bir takım ekler ve kelimeler getirmek gerekiyor. bir de japonca da küfür bulamazsınız. salak aptal vesaire var elbet ama çok nadir. yani küfürbaz pis bir insansanız, amk'sız cümle kuramıyorsanız japonca sizi üzer :( 

konuşmaya ve telafuzza gelince, koreliler konuşurken ağzını türklere göre çok daha fazla yuvarlıyor ve korecede türkçede olmayan birkaç farklı ses mevcut. lakin japonca ses açısından türkçeye daha çok benziyor. tabir-i caizse daha köşeli, daha takır tukur sesler çıkarıyorlar. gramerleri ise eşit zorlukta gibi. ve diğer dillere göre biz türkler için nispeten kolay. bu ikisi türkçe gibi sondan eklemeli dillerden olduğu için bir kelimeye farklı heceler ve ekler getirerek manayı değiştirmek mümkün. mesela ingilizcede okulda demek için 'at school' diyoruz. ama türkçede cümle içinde 'at' gibi ayrı bir kelime yerinde -de, -da eki kullanıyoruz. japonca ve korecede de aynen öyle. japoncada okul gakkō, okulda ise gakkōde şeklinde söyleniyor. korecede ise aynı görevi -eseo eki görüyor. 

velhasıl-ı kelam ben ce çince öğrenmek imkansız:D korece yazmak kolay, telaffuz zor. japonca yazması sıkıntı ama konuşması kolay diyebilirim. ve lütfen bunlara başlamadan önce ingilizce alfabeyi öğrenin çünkü kaynaklar genelde ingilizce ve ingilizce yazılmış japonca veya korece, ingilizce bilmiyorsanız sizi küstürebilir. çünkü türkçede ı,ç,ş,ö gibi harfler ingilizcede eu,ch,sh,eo gibi gösterildiğinden, örneğin; çalışmak kelimesi ingilizcede chleushmak diye yazılıyor. işte böle, hadin dil öğrenmeye:D yalnız o diil de, ismim allahtan f ya da l sesi içermiyor. misal düşünsene, kadınsın ve adın filiz...bunu japonca yazmaya kalksan, intihar etmeye meyillenirsin, "olmaz olsun piripu-san diye yazılan isim!" deyursun.p. keza floran-san da karalar bağladı.. sonra misal, lale veya leyla diye bi tanıdık kız var ve şirinlik olsun diye adını japonca hecelerle yazayım dedidiniz, bi baktınız öyle bir şey çıktı ki ortaya, kadın "yolda böyle seslenseler üstüme alınmam" der.d. bi' benimki düzgün tutmuş, harf şaşmıyor vay anasını! keh keh.. erkansan..ne tatlı:D eyvahh adında p,z olup da korece yazmaya niyetlenenlere ne demeli :d yazık.p

Mutlu yıllar, Merhaba 2019

Japonlar birbirlerine el işi hediyeler ve kart postal vermeye bayılırlar. Buna da 年賀状 yani nengajo derler. Google'da bu kelimeleri aratarak onlarca güzel çalışmaya bakabilirsiniz...Ve evet...size de sizlere de pek huzurlu pek mutlu yeni yıllar dilerim, birbirinden değerli uzakdoğu kültürünü seven arkadaşlar^.^/

7 Ocak 2014 Salı

Kore'de yanlış otobüse bindikten sonra utanıp inememek

Acaba ben bunu Türkiye'de de yapıyor muydum yoksa Kore'de fark ettiğim bir karakteristik özelliğim mi anlamadım, yalandan yere 45 dakika geç geldim eve :(

Ulan şimdi inersem kesin anlarlar yanlış bindiğimi, ahaha mala bak derler otobüsteki koskoca korece yazıyı görüp, okuyamamış, pis çekik gözsüz, batılı, beyaz insan seni yaaa.

.....inmeyeyim en iyisi, dedikten sonra gerçekleşir dediğim sorun :/ öyle bi'kaç durağı geçtikten sonra her zaman gelinen bir yermiş gibi inilir otobüsten, yolun karşısına geçip gelinen noktaya tekrar dönülür.... Sonrada mal mal yorgun dönülür eve...

Binilen eğer deniz otobüsüyse anlıyacağım şeyde, bildiğin kara otobüsü lan in işte :/

O kadar çekik gözlü tip sana bakınca, her hareketin takip edilince, inilmiyor lanet otobüsten işte kkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk

- suwon'da kimin var yeğenim?
+ gururum var amca
- nasıl?
+ egom var bi de.

İstanbul'daki üniversite yıllarım aklıma geldi...Avcılar, Cennet Mahalle derken uyuya kalınır, Yenibosna metro istasyonunda inilcek yere Bakırköy'de inilir...

Gözler açıldığında ilk şok atlatılır, ne işim var olom benim burada yaa derken, çiçekçi'nin önündeki durakta inilir, geri metroya kadar tabanlar yağlanırdı ama Kore'de hissetiğim bu utangaçlık, çekingenlik şeysi yoktu bende :/

Bir daha olursa, kesin incem bu sefer...Ha bana acı bir ders oldu bu, her aynı renkteki otobüs aynı yere gitmiyormuş demekki, 8 dakika da bir veya 45 dakika da bir geçen ilçe ve yakın şehirler arası otobüslerde bildiğimiz klasik otobüs duraklarından yolcu alıyormuş...Aman dikkat Kore'ye geldiğinizde otobüs numarasını iyi ezberleyin 7011 kkkkkkkkkkk

Bu arada aslında Kore'de yaşadığınız çevredeki her durakta inip şöyle sağda-solda 5 dakika dolaşmak gerekiyor sanırım, indiğim yer çok ilginç ve biraz da ürkütücüydü, ayyy Kore çok güzel diyenlere ilk burayı göstermek gerek sanırım, (demin sordum o indiğim yer Çin'li göçmenlerin yaşadığı bir gecekondu semtiymiş hmmmmm :S )
Uzakdoğunun en sevdiğim kültürü; 
fener lambaları

Fener lambaları ilk kez Çin'de ortaya çıkıyor. Çin kralı ailelerin biraraya gelmesi için, mutluluk sembolü adını verdiği kırmızı fenerler astırırmış sokaklara. Kore'de o kadar güzel fenerler göremesem de Japonya da kendimden geçiren gece nehir üzerinde yüzdürülen fener festivali'ni hala unutamıyorum :/ size bir de bu fenerler hakkında üzücü bir anımı anlatmak istiyorum 😖😭😭

Sıcak bir çin gecesinde oranın tahtakalesi yu yuan'dayım. daha önce de bu şehre Kore'den gezmeye geldiğim için neyin ne kadar olduğunu biliyorum. sıcak kanlı ve vicdanlıyımdır. burası pazarlığıyla ünlü çin şehri Şanghay. ve ben güzel bir Çin feneri almak için bakınıyorum;

uyanık satıcının 1000 yuanlık açılış fiyatını keskin bir pazarlık hamlesiyle 400 yuan'a düşürüyorum. kendime güvenim tam ve 200 yuana bu işi bitirmek istiyorum.. satıcı direniyor, vermicek gibi.. klasik "no jokin price man you killin me.." serzenişine daha fazla dayanamıyorum ve o dükkandan çıkıyorum. kafada acaba çok mu öldürdüm lan diyorum ayıp mı oldu adama..

hava kararmaya başlıyor artık akşam pazarı ve ben bir diğer dükkandayım. pazarlığa sıkı başlamak için ilk teklifim 80 yuan. karşımda; lan şerefsiz turist!.. öldürdünüz!! iliğimizi sömürdünüz ama eve ekmek götürmem lazım yapıcak bişey yok der gibi gözümün içine bakan iki çekik göz. e napıyım sizde o kadar uçuyosunuz ki ben ne dicemi kestiremiyorum. sizde haklısınız, çin'de olsa her malın bi maliyeti var diye söylenirken bide bakıyorum ki esnaf sorgusuz sualsiz malı sarıyo boynu bükük.. alışkın değilim bu model esnafa, hani çıkarıcam 100 yuan'ı vericem eline üstü kalsın dicem, öyle bi ifade var garipte.

lan harbi sen bu işi kıvırdın erkan diyo iç ses.. aferin sana!!..

eve dönüyorum. dönüş yolunda yine aynı Çin fener lambası vitrinde ve dayı kepengi indiriyor.. gelecek rakamın yüksekliğinden emin ayak üstü how much yapıştırıyorum geçerken camına, ve cevap gecikmeden sırtımda..

"20 yuan man, no jokin price.."

dizlerim boşalıyor..

duymuyorum lan!! anlamıyorum seni ben lan.. oynadınız lan benle.. lannn!! 1000 yuan nerde, 80 Yuan nerde, 20 Yuan nerde :/ siz siz olun Çin'de pazarlığın bokunu çıkarın, en az 6-7 değişik yer görmeden bişi almayın :/

72 kg olma çabaları :/

Vücut geliştirme bağımlılık yapan bir spormuş ya la:S dışarıda yağmur yağıyor, hava kararmak üzere; mesainin bitmesine dakikalar var. normalde iş çıkışı eve gidilecek, evin ihtiyaçları markette giderilecek, poşetlerle eve doru yol alırken; kuru temizlemeye verilecek takım elbiseler, puanlanacak sertifikalar, hazırlanılacak excel sunumları, sosyalleşilecek ortamlar... yani yapılacak bir dünya iş varken aklımda sadece çantamı alıp çıkmak var. sonuç aldıkça insanı daha da şevklendiriyor özellikle ilk üç beş gündeki uyuşmalar ağrılar bittikten sonra eğlenceli hale bile gelmeye başlıyor vücut geliştirme olayı.

tek olumsuz yanı beslenmeye de pür dikkat etmek gerekiyor :@ ne olurdu bi yandan vücut geliştirme aletlerine abanıp diğer yandan içinde yok yok olan bir izmir kumruyu götürsem he nolurdu?

şöyle susamlı koskocaman bir kumru ekmeğin içine; sucuk, salam, sosis ve üzerinde yine komacan bir parça olacak şekilde kaşar peyniri bol mayonez ve ketçapla üzerinde taptaze domates ve acı yeşil biber..yanında ise o anki ruh halime göre; pepsi, ayran veya sıcacık bir çay :D gece gece bile aklıma gelip canım çekiyor...kendine gel erkan :@ nisan ayına kadar 72 kilo olunacak-_-

an itibari ile kumru türü yiyecekleri hafızamdan siliyorum...kumru sandviç yerine başka şeyler düşünmeliyim..hmmm...

diyetten önce:
-kumru?
-bir yiyecek ismi. (olsa da yesem iki üç tane)

diyet sırasında:
-kumru?
-ordu'nun bir ilçesi. (beynimden yemekle ilgili her şeyi atmalıyım)

diyet sonrası:
-kumru?
-bir kız ismi. (çıktığı var mıydı acaba?)

bu arada plaza'daki bir kız bana "hasselback potatoes" diye birşey getirmişti aylar önceee, sonra tarifini alıp evde de anneme yaptırmıştım, bak diyete girdim ya aklıma o geldi durduk yere:@ bilmiyorsanız google da aratın, muhteşem bir patates yemeği bu...

madem sandviç olan kumruyu unuttum aklıma ne geldi; işten her gün hemen hemen aynı saatte çıkıyorum. bir gün öyle aval aval işyerinin arkasındaki ağaçlara bakarken bir çift kumru gördüm. o soğuk havada yan yana güzelce sokulmuş mutlu mesut konuşmadan oturuyorlardı. ertesi gün aynı saatte aynı ağacın aynı dalının aynı yerinde yine ikisi vardı. bir sonraki gün de... her gün durup biraz izlemeye başladım onları. aklımın bir köşesinde de fotoğraflarını çekmek var. ama sürekli unutuyorum, onları izlemek resmen büyülüyor beni. bir süre sonra kumrulardan biri kayboldu. diğeri tek başına rutini devam ettiriyordu. "öldü belki de eşi." diye düşündüm. meğer küsmüşler :Dte allam. kaybolan geri döndü bir süre sonra. en sonunda bu pazartesi yine bi bahane bulsam da iş çıkışı mideye leziz şeyler gömsem diye düşünür şekilde işe gelirken bir de baktım ki o ağacın o dalını budamışlar. unutmuşum, yılın bu zamanlarında ağaçlar, güller budanır hep.
ama ben hala iş çıkışı gökyüzüne baka baka yürüyorum. belki gelip bir üst dala yerleşirler diye. çünkü o kumrucukları görünce anneşii geliyore aklıma..

küçükken bir hikaye anlatmıştı annem. bir sabah balkona konan kumrular beni uyutmamış, çok sinirlendirmişlerdi :@ annem de onun üzerine bu hikayeyi anlatmıştı. ne zaman kumru görsem ve guguk seslerini duysam, o hikaye gelir aklıma. hikaye şu;

eski zamanlarda , bir köy evinde büyük kazanlarla yağ kaynatılmaktadır. kazan ateşte kaynarken, evde dolaşan veletlere anneleri;

"ben yan komşuya gidip gelicem, sakın ha kazana yaklaşmayın " diye .. sıkı sıkı tembihlemiş.

fakat yaramaz çocuklar annelerinin sözünde durmayıp, kazanın etrafında oynamaya başlamışlar..

tabi olan olmuş ve kazan bir anda devrilmiş. ateşin üzerinde içinde yağ dolu kazan devrilince , çocuklar önce can havliyle kaçışmış.. sonra da annelerinin korkusundan birden kumruya dönüşmüşler.

kumruya dönüşen çocuklar yan komşunun bahçesindeki ağaca tüneyip.. mahçup mahçup şu şarkıyı mırıldanmaya başlamışlar..

guu guuu guk
guu guuu guk
yağ döktük
çok korktuk
biz kaçtık

o gün bugündür kumrular hep bu şarkıyı söylerler.

eğer bir yerlerde kumruların guguklamasına kulak misafiri olursanız , bir de bu tekerlemeyi hatırlayarak dinleyin, sizde duyacaksınız bu şarkıyı. ben de taam unuttum kumru sanviç'i, soslu mantıyı, spagethiyi :'( ühüü aha da mesai bitmek üzere, yavaş yavaş toparlanalım...yeme erkan..yeme...lütfen yeme...72 kilo:@

İlk Defa Kore’ye Gelecekleri Neler Bekliyor?

  • Turist veya Öğrenci Olarak Gelecekler
  • Vize ve Pasaport İşlemleri, İlk Defa Uçağa Bineceklere Tavsiyeler,
  • Uçaktan Korkuyor Musunuz?
  • Kore’ye İndikten Sonra Neler Olacak? Peki Nerede Kalacağız, ya Kültür Şoku?
  • Gelirken Nasıl Bir Valiz Hazırlamalıyım?
  • Bu Kız’ın Telefon Numarasını Nasıl Alacağım? Herbişey Burada Yazıyor :S
~~ Ohh ohh çoğu kişi, kışın yememiş içmemiş Kore’ye gelmek için bilet parası falan biriktirmiş :D Para biriktirmek için sevgili edinmeyenler bile var yaa…Hani üniversite sınavına hazırlanmak için gelen çıkma tekliflerini reddeden kişi duymuştum ama Kore’ye gelmek için gelen çıkma teklifini reddeden ilk defa duyuyorum haha :D Bu kadar mı çok istiyorsunuz buraya gelmeyi yaa? :D

Madem geliyorsunuz, madem o kadar soru soruyorsunuz bunu adam gibi an latalımda geldiğinizde ağlamayın :D Iyy Kore dizilerdeki gibi değilmiş :( <--- üzüntülü surat smilie’i :D Nasıl şunu yapcam, nasıl bunu yapıcam diye üzülmenize gerek kalmayacak, havaalanında bu yazı size flashback’ler, dejavu’larla birlikte eşlik edecek :D Benimle kalın :D

Pasaport Nasıl Alacağım, Nerelerde İşime Yarayacak?
Pasaport ’unuz yoksa veya süresi azalmış, yeni bir tane edinmek gerekiyorsa, tek yapmamız gereken şu siteye girip, gerekli belgeleri hazırladıktan sonra randevu almak; http://www.epasaport.gov.tr/

Bu site belki de Devlet’in yaptığı en güzel web sitesi :D Girdiğinizde zaten pasaport edinmek için neler yapmanız gerektiği adım adım yazıyor, istenilen bilgileri, sizin vereceğiniz yaş, cinsiyet, baba mesleği gibi seçimlerden sonra sizin için listeliyor….
Bende eski çipli pasaportu atıp yenilerden edinmek için 2011 yılında bu işlemi yaptım… 2 tane özel biyometrik denilen fotoğraf olmazsa olmaz. Sonra Emniyet Müdürlüğüne girip parmak izi veriyorsun, 2-3 gün sonra polis memuru pasaportunuzu evinize getiriyor. Paranız varsa 10 yıllık almanızı tavsiye ederim çünkü havaalanında süresi az olan pasaportlara negatif ayrımcılık yapabiliyorlar veya yurtdışında birde süre uzatma ile uğraşmak gerekebiliyor…

Konsolosluk ve Vize İşlemleri?
Benim bildiğim Türkiye’de Üç tane Kore Konsolosluğu bulunuyor… İstanbul, Ankara, ve İzmir. Bunların hepsi vize veriyor ama turist olarak Kore’ye gelmeye düşünüyorsanız vize almanıza gerek yok. Kore’ye girişte pasaportunuza vize basıyorlar… Eğitim amaçlı gelmeyi düşünenler konsolosluktan vize alabilirler, gördüğüm kadarıyla vize isteyenleri hani sabıka kaydınızda, tipinizde bir sorun yoksa pek fazla üzmüyorlar gibi. Vize almakta sorun yok. Mesela Japonya’ya Ordulu mu, Fatsalımı ne kişileri sokmuyorlarmış haha birde Vietnam’la bizim konsolosluk bir problem yaşamış zamanında Türklere vize vermemişlerdi, dönemsel bu tür sorunlar olabilir ama Kore için hiç duymadım.

Ucuz Uçak Bileti Bulma, Aktarmalı Uçuş
Kore’ye nasıl ucuz uçak bileti alınır, aktarmalı uçuşlardan nasıl faydalanılır gibi bir yazıyı daha önceden yazıp profilimde paylaşmıştım, biraz ortalara doğru inerseniz ilgili yazıya ulaşabilirsiniz. Ha birde www.godesu.com ‘da Uzakdoğu’ya gezi bölümünde anlatmıştım oradan da bakabilirsiniz. Biraz daha eklemeli özet geçecek olursak;
Ben uçak biletini hep bu site üzerinden aldım, beni daha önce hiç üzmedi;
http://www.skyscanner.com.tr/

Eğer öğrenci olarak gelecekseniz Kore’ye biletinizi okul kabul formunuzun üzerinde belirtilen en son varmanız gereken tarihi geçmeyecek şekilde ayarlamalısınız. Eğer kalacağınız yer belli değilse, mümkünse okulunuz başlamadan en az iki hafta önce gitmeye çalışın. Böylece hem yerleşmek hem de yeni ortamınızı tanımak için vaktiniz olmuş olur. Böyle söylüyorum ama ben okul açılmadan bir gün önce gitmiştim, oryantasyonu da kaçırmıştım, birde akıl veriyorum neyse :p
Biletinizi alınca ilk olarak uçuş saatlerine ve eğer aktarma varsa aktarma saatlerinize bakın. Eğer başka bir ülke üzerinden aktarma yapacaksanız, aktarmalar arasında en az saat olan uçuşun olmasına dikkat edin. Etihad, Rusya aktarmalarında, aktarma süreleri genelde 1-3 saat arası oluyor ama ekleme uçak ve Çin’e giden uçaklarda havaalanında gecelemek gerektirecek kadar aktarma süreleri karşınıza çıkabiliyor :D

Aktarma sırasında değiştireceğiniz uçak rötar yapabilir ve onu kaçırabilirsiniz, ki ben kaçırdım :D Böyle bir durum başınıza gelirse paniğe kapılmayın; hemen aktarma yapacağınız uçağın standına gidip durumu bildirin, size gerekli yardımda bulunacaklardır.

Aktarma yaptığınız ülkede havayolu şirketi de değişiyorsa, bu şirket yetkilileri size bazı sorular yöneltebilirler. Soracakları sorular, bagajınızda tehlikeli maddeler olup olmadığı, tanımadığınız kişilerden eşya alıp almadığınız yönünde olacaktır. Bunlara da tereddütsüz cevap verin; eğer "İngilizcem çok iyi değil, yanlış anlaşılırım" diye düşünüyorsanız tercüman isteyebilirsiniz. Bana hiç soru sormadılar hatta Dubai’de tam bir şey sormaya kalkıyordu “Selamın Aleyküm” dedim; way Müslüm maşallah maşallah diyip beni salıverdi kkkkkkk imanın gücünü orda anladım : D
Biletinizi sadece 'gidiş' almanız sizin için daha yararlı olacaktır. Çünkü her ne kadar geri dönüş tarihinizi kesin olarak düşünseniz de kararınızı değiştirmek zorunda kalmanız mümkündür. Ayrıca dönüş biletinizi İnternet' den, Türkiye'dekinden daha ucuza alabilme imkanınız da bulunmaktadır. Çünkü Türkiye’deki bürolar +komisyon ekliyorlar. Ha turist olarak 10 günlüğüne falan gelecekseniz biletinizi gidiş-dönüş alın çünkü daha ekonomik oluyor öyle. Fiyatlar ciddi olarak ucuzluyor.

En Ekonomik Uçak Bileti Nasıl Alınır?
Ekonomik uçak bileti almak için en önemli konu, uçuş tarihini mümkün olduğu kadar önceden belirlemektir. Uçuk biletleri ucuz fiyatlı koltukların satışından başladığı için erken alımlarda en ekonomik biletleri almak mümkün olmaktadır. Birde yukarıda verdiğim siteden dönüş tarihlerinizle oynayarak ucuz günü yakalayabilirsiniz, bilet fiyatları her gün farklı oluyor o anki talebe göre.

Havaalanını Tanıyalım
Dünya üzerinde baya havaalanı görmüş biri olarak, sanırım bunların kendi aralarında anlaştığı bir standart var, hepsi birbirine benziyor… İşte check-in, check-out yerleri, uçuş tabelaları, Gate numara ve sistemleri, Duty Free falan hep aynı. Nedir farklı klan derseniz mimari tasarım, içindeki insanlar, kültür farklılığından doğan lokanta seçenekleri falan…
Unutulmaması gereken Uluslararası Havaalanları devasa boyutlarda yapılar. Uçaktan inip, bavulunuzu alacağınız yere ekstra bir otobüs veya mini bir trenle gidebilirsiniz…

Uçaktan inince ilk olarak ne yapmalıyım?
Uçaktan iner inmez ilk olarak pasaport kontrolü, parmak izi alınması ve fotoğraf çekilmesi işlemlerinden geçmeniz gerekir.
~~ Pasaport kontrolünde yanımda neler bulundurmalıyım?
Pasaport kontrolünde yanınızda bulundurmanız gereken 2 belge vardır. Bunlar pasaportunuz, gümrük için gereken uçakta doldurmuş olduğunuz gümrük formu 'dur.

Bavulunuzu Hazırlama ve Yanınızda Götürebilecekleriniz:
Birçok havayolu şirketi bagaja verebileceğiniz bavul sayısını iki bavul ve 20'şer kiloyla sınırlamaktadır. Bunun yanında yanınıza bir adet el bagajı almanıza izin verilmektedir. Bunların dışında götürmek istediğiniz her parça başına fazla bagaj parası ödemeniz gerekmektedir.
Arap uçak şirketleri hani koydukları limiti aşmanız durumunda dahi eksta ara istemiyorlar ama Rus havayolu benden 50 dolar almıştı :D
Bavulunuzun size güvenli bir şekilde ulaşması için üzerine mutlaka isminizin ve adresinizin yazılı olduğu bir etiket takın. Hatta bavulunuzun gelmeme ihtimalini de düşünerek etikette bir Kore adresi de belirtmeniz iyi olur. Turist olarak gelecekseniz Kore’deki Türk Konsolosluğunun adresi neden olmasın? Eğer ilk etapta nerede kalacağınız belli değilse okulunuza danışarak okulun adresini ya da otelde kalıyorsanız otelinde adresini yazabilirsiniz. Birde aldığınız bavul yeni ise, muhtemelen o tend olmuş popüler bir bavuldur, sahte olsa bile… Ve aynısından çok kişide vardır muhtemelen. Bir şekilde o bavulun size ait olduğunu belli edecek artık çıkarma mı olur, başka bir şey mi olur, bişeyler ekleyin üzerine.

Yanınızda getireceğiniz parayı kesinlikle bavula koymayın. Kore’ye bir defada 10.000$'dan fazla para getirmenize izin verilmemektedir. Paranızın hepsini cüzdanınıza koymak zor olacağından boynunuza asabileceğiniz ya da belinize bağlayabileceğiniz bir para çantası edinebilirsiniz. Eğer yanınızda çok para getirmek istemiyorsanız, Kore'ye varır varmaz bir banka hesabı açtırarak paranızın size havale edilmesini de sağlayabilirsiniz.
Türkiye’den Kore’ye para aktarmak inanılmaz büyük bir sorun ve çok yüksek komisyon bedelleri alabiliyorlar. Sağolsun yüzümü önceden hiç görmediği halde, mesajlaşarak güvenimi kazanmış ve okul paramı Kore’de kendi ödeyen, beni banka komisyonundan kurtaran sevgili Saadet arkadaşımada sonsuz teşekkürler <3

Kredi kartlarımı hem Visa hem Master Card her yerde, her market ve lokantada kullanabildim +yeri geldiğinde parada çekebildim. Bu konuda sorun ve sıkıntı yok.
Türk parasının Kore arasındaki karşılığını; Google arama motoruna şu formülü girerek öğrenebilirsiniz; “10000 won in try”
- Sonuç;
10 000 South Korean won = 16.4362638 Turkish liras

Giyecek dışında getirebileceğiniz eşyalar sizin nasıl ve nerede yaşayacağınıza bağlı olacaktır. Yurtta ya da mobilyalı bir evde kalacaksanız giyecek ve özel eşyalarınız dışında bir şey getirmenize pek gerek yoktur. Ama şöyle bir şey var ciddi anlamda slim bir bedene sahip değilseniz ciddi bir Jean yani kot pantolon sorununuz var demektir :D Adamlarda ne biçim bir beden varsa bacaklar sığsa popo sığmıyor, popo sığsa bacaklar olmuyor :D Adamların bedenleri çok farklı… Tişört sorun değil her beden, ucuz şeyler bulmak mümkün ama sevdiğiniz birkaç kont pantolonunu ekleyin. Havlu marketlerde var, büyük havlu getirmek yerine 1 tane minik ekleyin, bornoz getirmeyin. Çünkü bornoz ve büyük havlu gereksiz yere ağırlık yapacaktır. İç çamaşırı unutmayın, adamların boxerları olmuyor bize :S Burada terlikler pahalı ve gıcık. 1 tane terlik, 1 tane spor ayakkabı ve kundura alabilirsiniz. Aslında spor ayakkabı burada bolca var ama yine beden sorunu oluyor. En iyisi ayakkabıyı bavula koymak yerine giyerek getirmek. Bazı bilgileri eğitim amaçlı, uzun dönem kalacaklar için veriyorum, farkındasınız değil mi? Yani 10 günlüğüne turist olarak gelecekler için ona göre ayarlama yapın lütfen :D

Yanınızda mutlaka iyi bir sözlük getirin. Ayrıca eğitim görmek istediğiniz branş için bir terimler sözlüğü getirmeniz çok yararlı olabilir. (İngilizce'den Türkçe'ye Ekonomi Sözlüğü gibi…) Akıllı telefonunuz varsa sözlük getirmenize gerek yok.

Yiyecek götürmek konusunda çok dikkatli olun. Etli, sütlü ve meyve-sebze türü yiyecekleri yanınızda getirmeniz sakıncalıdır. Bu tür yiyeceklerin Kore’ye getirilmesi yasaktır. Yakalanan söz konusu yiyecekler ellerinden alınmaktadır. Benim sucuklarımı aldı acımasızlar yaa kkk :D Bu yiyeceklerin dışında Kore’de bulmanızın zor olacağı lokum, çay, baharat, bulgur ve sarı mercimek gibi kuru bakliyat türünde yiyecekleri getirebilirsiniz.

Ben ne yapmıştım biliyor musunuz? :D Metro Gross Market var ya Türkiye’de. Bu marketler ülkenin en iyi ambalajlanmış ve dondurulmuş ürünleri satan marketi. Bende girdim içeri bavulun birini işte Gözlemeler, Katmer, peynirli kurabiye, Konserve dolma, sarma, kuru fasulye, pilaki ile falan doldurmuştum. :D geldiğimde o kadar çok işime yaradı ki, hani etrafa alışana kadar beni baya idare etmişti, bittiğinde ise Kore'deki en üzüntülü günüm olmuştu :/ soranlara hep o günü anlatırım, son pilakiyi yedeğimdeki hüzünlü surat ifademi görmeliydiniz :'(

Eğer maddi imkanınız el veriyorsa birtane smart telefonlardan edininde gelin, işte ne bileyim; iphone 4, 5. Samsung Galaxy S2, 3, 4, falan filan...Yurt dışında navigasyon, ma ve rogramları, sözlükleri çok işe yaradığı gibi hayatda kurtarıyor vessealm :D

El Bagajınıza Almanız Gerekenler
El bavulu önemli bir şey, ülkeye sokamayacağınız birçok şey bu bavulla sokulabilirsiniz bunu unutmayın :D
Öncelikle bavulunuzun uçaktan çıkmama ihtimalini düşünerek el bagajınıza sizi bir iki gün idare edebilecek giyecekler koymalısınız. (böyle bir ihtimal sorunu yeni sistemlere göre çok azaldıysa da.. var, hırsızlıkta olabilir)
Getirecekseniz, çatal, bıçak ya da çaydanlık gibi eşyaları el bagajınıza koymaya dikkat edin. Bu tür eşyalar x-ray cihazında dikkat çekebilecekleri için bavulunuzu açmanızı isteyebilirler. Bunları el bagajınıza koymanız durumunda bu işlem kolay ve eziyetsiz olur.
Bavullar uçağın bagajına gelişigüzel atıldığı için varsa kırılacak eşyanızı da el bagajınıza koymanız daha güvenli olacaktır.