"Bugün okulda yaşadığım şeyleri anlatağım ama bunu bir solukta, o an
aklıma ne gelirse, hızlı hızlı anlatıp yatacağım...Tekrar yazımı kontrol
etmeyeceğimden şimdiden devrik cümleler, geniş zaman kipi, imla
hataları ve anlamsız paragraflar için özür :P "
Cumartesi günü
üniversite'de derslerin olmadığı, bunun yerine aktivitelerin , grup
çalışmaları'nın olduğu bir gün..Devamsızlık olmadığı için genelde çok
gelen olmuyor ama itiraf ediyorum ben devamlı olarak kaçırmamaya
çalışıyorum bu günü...
Aktiviteleri sevdiğimden mi? Tabikide
hayır..Bizim sınıftaki veya diğer sınıftaki kızlar evde kek, pasta falan
yapıyorlar, paylaşıyorlar, tek düzgün yemek yiyebildiğim gün, bugün
haha :O
Bide ben birkaç hafta önce söylemiştim bunlara şu
yemekler olmasa ne işim var benim burada diye, bunlar sonra sırf bana
yemek getirmeye başladılar, baya eğlenceli anlar yaşadık :D Sonra
diyorla Kore'de nasıl kilo alabilirsin diye :D
Ama lütfen lan;
sadece avrupalı ve meksikalı kızlar yemek getirsin, Japon, Çin ve
Taylandlı arkadaşların getirdiği :S sadece hasta ediyor beni...Bide
yaptığı yemeği bana verince açmış gözlerini beğencem mi diye başımda
bekliyor :D
ağzımdan çıkarcam ayıp olcak, sevimli yüzü üzülcek,
çiğnemeden yutuyorum, bide yalan söylüyorum; çok lezzetli olmuş lan bu
huhehe
sonra puing puing'e benzer bişeyler yapıyorlar o zehirli yemeği unutuyorum, panzehir gibi geliyor :D
Ya bide kızlar dedikk ama sevgili fransız arkadaşım dino'da leziz
şeyler paylaşıyor, seviyorum onu, adam bide diyor ben; şef şapkasıyla
doğmuşum galiba :D bazen yemeğin içine şarap katıyor o zaman bozuyo,
içki içmeyen biri olarak neyse :D
Bide Seoul Camii'sine
giderseniz orada' da malezyalılar, türkmenler yemek dağıtıyor, bizim
yemeklerin tadı gibi..Millet oraya ibadet için gider, ben boğaz
için..töbe töbe ::::D
Neyse bugün yine yemekleri götürdük,
oturduk yuvarlak masa'da..Her hafta bir konu bulunuyor, o konu etrafında
sohbet ediyoruz işte :D
~~ Bugünkü konu "Kore'de ilk gün" herkes Havalanın'dan indikten sora neler yaptı, o günü nasıl geçti falan anlatıyor sırayla :D
Aneeeem millet kafayı yemiş la,
Kimi eşyalarını yurt'a atar atmaz...oradan;
-direk everland'a gitmiş, kimi uçağa atlayıp jeju adasına gidip, dönmüş
:D kimi bilmem ne konserine gitmiş, kimi bilmem hangi dizi setine
gitmiş falan filan...
yuhhh ne zamandır Seoul'deyim daha bir
kere bile gitmedim everland denen yere haha adam ilk günden gitmiş :D
çoook uzak biyerde bu everland denen yer, 1.5 saat otobüs yolculuğu
deyolar, incheon'a gitmek 50 dakika yaa :D üşeniyorum...
Birde bizim grup daha çok lotte world'a gidiyor...lotte world'dan everland'a da 1 saat'lik mesafe var :D
neyse diğer brezilyalı manyağa dedim, olom ne vardı da ilk gün jeju
adasına gittin diye..Adamın birisi buna brezilya'da, kore'nin erotik
park resimlerini göstermiş, halka açık biyer, burası gerçek olmaz diye
düşünüp merakını gidermek istemiş :D
~~ "O park'tan Kore'nin
bazı yerlerinde de var..Birgün konu açıp anlatsam mı, resimler eklesem
mi bilemedim...Şimdi adamlara göre bunlar normal, ilk okul çocukları
kızlı-erkekli gidip fotoğraf çektiriyorlar da, bize ters galiba :D
Neymiş konficyus felsefesine göre yemek yemek, su içmek gibi normalmiş
falan filan...
merak eden şu kelimeyi google görsel'lerde aratıp resimlere bakabilir; "제주러브랜드"
ama en iyisi bakmayın, koreliler hakkındaki bakış açınız değişebilir, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz..."
+ konfüçyüs amca...
- evet evladim
+ iyi misin sen ?
Neyse Gelelim Bana :D
Herkes ne güzel anlattı değişik değişik şeyler, güldük eğlendik, şaşırdık, üzüldük (birisinin bavulları kaybolmuşta)...
~~ Benimki hiç ilginç değildi; hocam dedim; uçaktan indim, otobüse
bindim, geldim, duş aldım, uyudum, sonra terlik almaya çıktım hepsi
buydu, ilk günün haha :P
aa dedi olmazzz herkes en az 15 dakika anlattı, böyle kolay sıvışmak yok, ayrıntılara gir bari dedi :D
Türkiye'deki son günün nasıl geçti, uçağa binmeden neler yaptın,
uçaktan inince burayı kolay buldun mu? kayboldun mu falan filan.......
(dediği gibi ayrıntıladım, hiç özel birşey olmamasına rağmen, en çok ben konuşmuşum haha yarım saat falan geçmiş)
Kore'ye geleceğim ilk gün ben çok yorgundum, inanılmaz yorgun'dum...O
hafta IKEA'dan teyzeme kanepe, masa, şifonyer falan almıştık, söz
vermiştim bunları ben yaparım sen rahat ol diye, ama son güne kadar
yapmak kısmet olmamıştı...
bende arkadamdan konuşmasınlar,
küfür etmesinler diye bi giriştim akşama doğru bitirdim...sonra
annemlerin evindeki elektik ve doğal gazı kontol ettirdim, ben yokken
bir kaza'ya uğramasınlar diye, son olarakta market'den annemler için
bolca şey aldım, dolapları doldurdum, gözüm arkada kalmasın diye ve saat
gece 11 olmuştu...
Sabah 6'da Bursa'dan İstanbul'a otobüsüm kalkaktı hiç uyumadım...
4 saat yolculuktan sonra istanbul'a vardık...
Öğlen 2 'de uçağa bindim, ertesi gün sabah 11'de Kore'deydim (aktarmalı
olduğu için ve yerel saate göre aslında yolculuk toplam 10 saat
sürmüştü)
Gelmeden önce internette gideceğim yerlerin
fotoğraflarına bakmış, youtube'dan videolarını izlemiştim. ayrıca
internet'de birkaç eski mezun yonsei ile tanıştım, bilgiler
aldım...Uçaktan indiğimde hiç yabncılık çekmedim, sanki Türkiye'de x
yerden x yere gidiyorum gibi, herşey tanıdık gelmişti.
Ama
kimse bana uçaktan inince check-out yerine mini bir trenle gideceğimi
söylememişti, orada şaşırdım, bakındım biraz etrafa :D baktım herkes
biniyo, bende atladım havaalnındaki o minik trene :P
Havaalanı
kapısın'dan çıktığımda solumdaki bilet gişesinde ajumma'nın sesini
duydum, sesi hoporlörden dışarı veriliyordu, şuraya şuraya bilet diye...
ajumma'ya yanaştım, daha önce küçük bir kağıda gideceğim yerin durak
adını yazmıştım, "seoul ewha east gate" durağına 7011 numaralı otobüse
bilet aldım. 5 dakika bekledim, beklemedim otobüs geldi...
Şöför otobüse bindiğinde bişeyler söyledi ve eğilip selam verdi, bu
Türkiye'de göremeyeceğimiz birşeydi. Otobüste televizyon vardı, bi oraya
birde camdan dışarı bakıyorum derken 50 dakika sonra şöför bana burada
inmelisin dedi.
İndim, bavulumu aldım, otobüs önümümden
çekilince şaşırdım çünkü otobüs beni cadde'nin ortasına bırakmıştı :D
sağımdan solumdan otobüs geçiyordu, derken karşıdaki Jessica Kitchen
dikkatimi çekti, tanımıştım... sonra Paris Baguette, Lord Sandwich
derken bi baktım yurttayım :D
Resepsiyona girdim check-in
yapcam dedim, bana kağıt verdi, odan da olan şeyleri karşılaştır bu
kağıtta olmayanları söle, sonra kağıdı geri getir dedi....Ya dedim çok
yorgunum bunu sonra getirsem olur mu, biran önce odama çıkmak istiyorum
dedim...
Bana anahtar kartımı verdi, oda numarası 201...
asansöre bindim, rastgele bastım düğmeye 4. kat da indim.
Aneeem bi baktım heryer hatun :D
dedim ben bu katda mı kalcam yaa yüzümde sevimli bir gülümseme oluştu, bütün yorgunluğum gitmişti bir anda.....
sonra yanıma bir kız geldi, sen yenisin sanırım bavulun var!
- efet dedim, oda arkadaşım sen misin? :P
- haha çok komik dedi, oda numaran kaç? 201 dedim....200 'lü odalar 2. katta dedi...seninki single room ayrıca...
ve bu kat'a erkeklerin girmesi yasak....
hmm dedim aslında güzel sistem 400 'lü odalar 4. katta, 300'lü odalar
3.katta :D tamam anladım ve bidaha gelmem buraya, sorry dedim indim
aşağıya :P
(sonra o kız iyi bir arkadaşım oldu, birgün yanıma geldi sen şu çocuk değil misin falan, arkadaş olmuştuk :D)
odama bi çıktım yatak çıplak, ne çarşaf var ne yorgan ne yastık..Neyse
dedim..bavulları bıraktım, hemen duş aldım, hayatımın en güzel
duşuydu...
hemen temiz elbiseler giyinip yatakta oturdum...yani ben
oturduğumu hatırlıyorum ama gözlerimi bi açtım akşam saat 7 yi geçmiş :D
yataktan doğruldum karşı pencereye baktım, allah'ım dedim inşallah
içersi dışardan görünmüyordur, ilerki günlerde karşıdan bakma fırsatım
oldu, cidden görünmüyormuş, rahatladım :D
Hava alsın içersi
diye pencereyi açık bıraktım, en büyük hatam buydu içersi büyük
sivrisineklerle dolmuştu, dönüşte onlarla ilgilenmek zorunda kaldım tek
tek... :P
sonra terliğe ihtiyacım olduğunu anladım, Türkiye'den yiyecek birşeyler getirmiştim ama içecek yoktu.... onlarıda almalıydım...
dışarı çıktım, hiçbiryeri bilmiyoum, kalabalığı ve arabaları takip ettim...
Severance Hospital'dan aşağı indim, oradan karşıya geçip , ışıklı büyük
korece tabeları falan gördüm...Koreli kızlar dükkanların önünde
mikrofonla içeri müşteri çekmeye çalışıyordu....
ilk defa burada anladım kore'de olduğumu...
zorda olsa, dandikte olsa terlik buldum...marketden içecek birşeyler aldım...
geri döndüm, odama girdim...ufak bir temizlik yapıp tekrar duş aldım...
bilgisayarımı kurdum, aileme hello deyip tekrar uydudum :D
~~ İşte aynen bunları anlattım haha diğerlerinin daha güzel yaptıkları
şeyler, anıları vardı ama çok ısrar ettiler, ayrıntıya gir ayrıntıya gir
diye ortaya böyle birşey çıktı :P
Çakal Amerikalı ve Fransız
arkadaşlar yazık 4. katda kalmamışsın falan deyip iyi dalgalarını
geçtiler :P Orada bende güldüm :P Kınıyorum kendilerini -_-
Çok güzel bir yazı olmuşş!!! Lütfen devamı gelsin
YanıtlaSil