…vardır böyle bir insan…
Hatta ilk gün, ilk kez Kore havaalanından çıkıp Seoul’e giden otobüse
bindiğimde karşılaştım kendisi ile. Bavulumu otobüse yerleştirip,
eğilerek selamını verdi, noluyoruz lan dedim içimdem, bavuldan bişey
araklıycakta önceden ayak yapıyo mı diye düşünen kötü ben, otobüse
girip, yerine oturur. Diğer yolcularda yerlerine yerleştirdikten sonra,
şoför abi otobüsü çalıştırmadan ortaya gelir, yolculara hepiniz
otobüsüme geldiğiniz için teşekkür ederim, size daha fazlasını
yapamadığım için ise özür dilerim der, bizi selamlar….
O anda farkına varılır, artık Erkan oğlum sen Türkiye’de değilsindir, başka bir ülkedesindir…
Peki, yolun kenarında duran Koreli adama benim çarpmama rağmen, adamın
benden özür dilemesi noktasında anladım ki, bu tamamen yetiştirilme ve
kültür meselesi.
Hani bir Çin atasözü vardır ya; bir varil
lağım suyunun içerisine bir kaşık şarap koyarsanız, lağım suyu elde
edersiniz. Bir varil şarabın içerisine, bir kaşık lağım suyu koyarsanız,
yine lağım suyu elde edersiniz! Hayat sorundur bu diye…İşte buda böyle
bir döngü…
Türkiye’de ise; benim bu… sürekli teşekkür edip özür
dileyen. İşin açığı, insanların rahatsız edici olduğumu düşündüğüne
inanıyorum. Arkadaşım özür dilediğim zaman genelde sinirleniyor.
Facebook’ta olsun başka bir ortamda olsun bana ne sebeple olursa olsun
mesaj atan her insana garip bir şekilde teşekkür ediyorum. "haha çok
güzel olmuş" diyorlar, teşekkür ediyorum. "kardeş amına koyim" diyorlar,
"eleştiri için minnettarım" diyorum. Kibarlığımdan, delikanlılığımdan
da değil yani. Hoşuma gidiyor. Verilmesi gereken karşılık teşekkürmüş
gibime geliyor. Zahmet edip benimle ilgili bir şey yapan her insana
teşekkür ediyor, hoşlarına gitmeyen bir şey yaptığımda ve bunun için
kendimi mutsuz hissettiğimde özür diliyorum.
Yurt’un ofisinde
yan yana oturduğumuz Koreli Kadın her şey için özür diliyor, her şey
için çok teşekkür ediyor. Zahmet olmazsa benim telefonu bi çaldırıverir
misin diyor. Çaldırıyorsun 2 dakika sonra zahmet olmadı dimi, seni de
meşgul ettim özür dilerim diyor. Önemli değil diyorsun, ay çok teşekkür
ederim diyor.
Sadede gelirsek bizim kültürümüzde ota boka
teşekkür etme davranışı çok yaygın değilse de yayılmaktadır efenim. Özür
dileme de öyle… Yurt dışında ise Kanadalı ve İngiliz abilerin,
ablaların ne kadar nezaket kuralları çerçevesinde özür diledikleri
görülür ve kendinden utanılır resmen…
Yanlışlıkla bir İngiliz abimizin ayağına bastım ve olaylar şu şekilde gelişti;
- i am so sorry!
+ no, its my fault. i am sorry
- no, i am sorry thats my fault, not yours
+ no, no ,no . i am sorry because of my foot
- oh sorry , really
+ well, i am sorry
- its okay , no problem
+ good!
~~ hayır yani ayağına ben bastım, sen ayağını metroda önüme koyduğun için benden özür mü diliyorsun?
Türkiye’de olsa :
- önüne bak ayı; öküz, eşek tarzı hayvanları da işin içine alet ederek küfür edilirdi kesin bana.
- veya pardon geçebilir miyim dersin, önündeki insansı kenara bile çekilmez.
Oysa Batı ve Uzakdoğu kültüründeki insan;
otobüste: affedersiniz geçebilir miyim? -- teşekkür ederim
lokantada: pardon! bi dürüm alabilir miyim? --- teşekkür ederim
telefonda: nazmiye ile görüşebilir miyim? 51 saniye bile olsa.. *yannış numara! -- özür dilerim. Teşekkürler
Süper bir insandır…
Maalesef Türk insanı, bu tarz sürekli teşekkür edip özür dileyen
insanların cinsiyetinden şüphe eder. Nezaketin gereği olan bu güzel
erdemlere keşke hepimiz sahip olsak da böyle yanlış algılamalar
yaşamasak. Lakin kompleksli bir millet oluğumuz ve konuşma adabı, insani
ilişkilerimiz zayıf olduğu için çok yadırganır bu tarz insanlar. En
basitinden yurtdışından gelen insanların, yukarıda da anlattığım gibi
ilk aylarında yaşadıklarını örnek vermek mümkün.
Medeni bir
insan Türkiye’de ise genelde problem yaşayan insandır. Bilen bilir,
Türkiye’de "yap" demek, "yapabilir misiniz" demekten daha işlevseldir.
Kaba insanlara karşı kaba, kibar insanlara karşı ise kibar olmak
gereklidir.
Yine de O sürekli teşekkür edip özür dileyen insan
Türkiye’de büyük çoğunluk tarafından ezik olarak görülür. Çünkü bu
ülkede standartlar teşekkür etmek yerine "görevi tabi yapacahlar
amunagoyyum", ve özür dilemek yerine "nooldu la yarram, ne gürlüyong
hemen" şeklinde koyulmuştur. Bu insan bu ülkeye fazladır, şimdilik.
Umarım ileride bu insanın standarttı bu ülkenin standarttı haline gelir.
Tıpkı Kore ve Japonya’daki karşılıkları gibi….
Mevcut ortamın
ortalamasına göre daha fazla teşekkür eden birisi iseniz, bu, ilk başta
memnuniyetle karşılansa da, bir süre sonra sallanmamanıza, hafif
görülmenize sebep oluyor sanırım. Ağırlığınız mı azalıyor, noluyor
bilemiyorum ama bir süre sonra ezik gibi algılanıyorsunuz. Mesafeli
olmak ya da ketumlaşmak icap ediyor.
Bunda bir enteresanlık
göremiyorum aslında ben. Lafım göremeyenlere, o sürekli teşekkür edip,
özür dileyen insan içinde kötü niyet olmayan insandır, eleştirilecek bir
tarafı da yoktur. Keşke her hayvan, teşekkür edip, özür dilemeyi
bilse.... Oysa o insan evrimini gerçekleştirebilmiş insandır. 25 yaşın
altında ise ulu insandır. 50 yaşın üzerinde ise oturup muhabbet edilmesi
gereken insandır. Riya ile örtülmüş bir maske takıyor ve bunu hisseder
iseniz, vurun gözüne gözüne, teşekkür edecektir. Kaybeden insandır.
Çünkü toplumumuzda ' özür dilerim' demenin yalnızca hata yapıldığında
söylenmesi gerektiği düşünülür. İster istemez ezik mi bu damgası yer.
Teşekkür edip özür dileyen insanın mutlaka bir yetersizliği, bir yanlışı
vardır halkımızın gözünde. Onlara göre kibar insan yanlış yolda olan
insandır.
Kibar davransa ezik olur, kaba takılsa ayı olur,
sevecen davransa yapmacık olur... Her hâlükârda bulur yurdum insani
takacak bir kulp.
Japonya’ya geldiğimde; etraftaki daha önce
görülmemiş şeylere, acayip acayip binalara baka baka, bide Japon
hatunları utanmadan süze süze giden beyaz batılı adam Erkan; Japon bir
çifte ayı gibi çarpar. Çarpmanın şiddeti ile Japon olan kız hatun yere
düşer, sevgilisi onu yerden kaldırır, ikisi gelir o vahşi beyaz batılı
adamdan özür dilerler…Noluyoruz lan diye düşünür o yabancı beyaz adam,
yaşananları anlamaya çalışır…Olom der; size çarpan benim lan, asıl benim
özür dilemem gerekir der…. Ama o Japon çift dinlemez o vahşi beyaz
adamı, kolundan tutup bir dükkana sokarak; bilimum yiyecek, içecek
ısmarlar, tekrar eğilerek özür diledikten sonra giderler… O alçak batılı
beyaz adam der ki; ne güzel olaymış lan bu demek ki her acıktığımda bir
Japon’a çarpıp, bertaraf etsem, aç kalmam burada hehe diye düşünür :D
Peki, Osaka’da yeşil patika yoldan giderken ulan burada nereden bir
bisiklet kiralasam da, dolaşsam diye düşünen beyaz batılı adam, karşıdan
gelen Japon’a bu isteğini sorar. Genç Japon utanarak özür diler, burada
bisiklet kiralanabilecek hiçbir yer yok, bunun için yine özür dilerim
der, sonra yabancı adamı kolundan tutarak arkadaşının evine götürür,
onun bisikletini vererek tekrar özür diler. Lütfen bisikleti istediğiniz
gibi kullanın ve işiniz bitince bisikleti istediğiniz yere bırakın der,
o bisiklet bana bir şekilde geri gelir der… Ve tekrar özür diler…Alçak
beyaz adam niye bu lavuk ikide bir özür diliyo lan diye düşünür, dur şu
Japon’un bisikletini iyice kullanam, çok gıcık oldum diyede trip atar…
O beyaz adam ayrıca şu Japon kelimelerinide hiç unutmayacaktır;
“”” Sumimasen, Gomennasai, Moushiwakearimasen “””
"afedersiniz..."
"özür dilerim ama..."
"lütfen, rica etsem..."
"çok, çok teşekkür ederim..."
"affınıza sığınarak..."
vs…..
O yazıda bahsettiğimiz sürekli teşekkür edip özür dileyen kibar insan
batı kültürünün özelliklerini de bünyesinde barındıran kişidir. Kibarlık
da kültürler arasında farklı algılanır.
Japonlar Amerikalıları
"thank you people" kod adıyla tanırlar örneğin. Bu durumu Japonlar veya
Ruslar çok kaba ama İngilizler ve Amerikalılar çok kibardır şeklinde
yorumlayamayız.
İki Japon arasında oluşacak bir tartışma ya da
benzeri bir durumda Japonlar haklılıklarını düşünmeden, öncelikle karşı
taraftan özür dileyerek ortamı yumuşatırlarmış. Hatta çoğu zaman haklı
olan tarafın daha önce özür dilediği görülmekteymiş. Bu sebeple de
bireylerin birbirine açtıkları tazminat, hakaret.. vs. davaları Avrupa
ve ABD’ye oranla çok çok düşükmüş. Ve söylenenlere göre Japonya’da
avukatlık da çok popüler bir meslek değilmiş. Sonuç olarak Japonlar
mahkemeye başvurmayı en son tercih edecekleri bir seçenek olarak
görüyorlar. İşin ilginç yanı ise bunun temelinde sadece bir özür
dilemenin yatması değil mi? Yaklaşık 127 milyonluk nüfusa sahip olan
Japonya’da insanların bu şekilde davranması da herhalde bir lütuf
olmalı…
Japonlarda özür dileme konusunda yok artık diyeceğiniz bir gazete haberi;
Dünyanın yaşayan en yaşlı insanı olduğu tespit edilen yaşlı bir amcaya
duyguları sorulmuş ve amca da demiş ki: ‘Bu yaşa kadar yaşadım, devlet
bana emekli maaşı bağladı, sigortamı ödedi… Halen yaşayıp devlete yük
olduğum için çok özür dilerim.’
Son olarak Onur Ataoğlu’nun ‘Japon Yapmış’ adlı kitabında bahsettiği Japonya’daki bir anısını anlatacağım;
Onur Bey bir gün arabasıyla giderken karşıdan gelen acemi bir
motosikletli kontrolü kaybederek devrilir ve kaymaya başlar. Motosiklet
sürücüsü bir tarafa savrulurken, motor da Onur Bey’in arabasının altına
girer. Suç karşı taraftadır ancak görüntüye bakıldığında; arabanın
altına girmiş bir motosiklet, kan içinde kalmış sürücüsü ve ilerden
gelen polis siren sesleri… Üstelik Onur Bey’in yanında ehliyeti ve
sigortası bulunmamaktadır. Tüm şartlar kendi lehine olan sürücü hemen
kalkıp yaralarını kontrol etmeden Onur Bey’e gelir ve yolculuğunu
aksattığı ve vaktini aldığı için özür diler sonra gelen polise durumu
anlatıp suçu üstenir ve ambulansa biner. Ardından ifade almaya gelen
polis peşinen özür diler ve diğer ekibi beklemesi gerektiğini anlatır.
Gelen ekipteki polis ise İngilizce bilmediği için özür diler. Sonra
Tarzanca anlaşarak olay tatlıya bağlanır ve olay yerinden ayrılırlar.
Sonra aklıma gelen başka bir örnekte; How i met your mother dizisindeki Kanadalı adamı izleyenler hatırlayacaktır;
Memleket hasreti çeken Robin’i bir gün Kanadalıların olduğu bi bara
götürürler ve robin ordaki insanların gerçek Kanadalı mı değil mi
anlamak için ufak bi test yapar:
sırtı dönük adamın tekine bodoslama çarpar ve adam dönüp ''özür dilerim'' der.
işte o an robin gerçek kanadalılar ile birlikte olmanın sevinci ile boğulur……..
Aslında her şey kararında güzeldir, teşekkür de özür de. Hele ki özür
dilemek erdemdir. Ama gelgelelim bunu başka türlü kullanan insanlar da
var. yakinen tanıyorum böyle birini özellikle bir şirkette çalıştığım
yerde, sanırım her şirkette buna benzer bir yavşak oluyor :D
Aslında bunun kaynağı taa liselerde başlıyor sanırsam; gürültü yaptığı
için özür diler, kolu değdi diye özür diler, dirseği çarptı diye özür
diler, yanlışlıkla sırada öne geçtiği için özür diler, yanlışlıkla kız
arkadaşını ellemiştir, yine özür diler….iyilerdir yani….sonra onlar
büyür işte….o şirketdeki lavuk olur…
Ha birde seni seviyorum cümlesine de teşekkür eden kızlar var ki. Bak ona bende çok gıcık oluyorum :D
- Seni seviyorum
- Teşekkür ederim
- Benimle çıkar mısın
- Teşekkür ederim
- Seni öpebilir miyim
- Teşekkür ederim
Bu tür hatunlardan da uzak durmakta fayda var :D kendimden biliyorum.
Bir diğer haşin Türk erkeğine göre herkesten özür dileyip, teşekkür
etmek ibnelikten kaynaklıdır. Biliyorsunuz ki ibnelerin böyle
erkeksilikten uzak, karı kılıklı hal ve tavırları mevcut. doğru dürüst
erkek özür dilemez, hata yapmaz, yapsa da kabul etmez. Teşekkür
edebilir, o tamam…
Merak etmeyin gerektiği zaman lafını
esirgemeyen kişidir de aynı zamanda o sürekli teşekkür edip özür dileyen
adam. Gerektiği durumlarda kendisine laf eden orospu çocuklarının
anasını sikebilecek potansiyele sahip insandır o sürekli özür dileyip,
teşekkür eden kibar insan :D
…….ama rica ediyorum Türkiye’de
iseniz siz bundan olmayın, yani sürekli teşekkür edip özür dileyen
insandan. Küçük hesapların adamlarına gün yüzü doğar çünkü. Ezildiğinizi
zannederler. Ezilmediyseniz kafanıza kakıp ezmeye çalışılar. Rica ettim
değil mi bir de? Dikkate almayın…
….. Bir diğer Çin atasözü derki; İnsanlara asla yaralarını gösterme, sana vurmak istediklerinde ilk oraya vururlar...
Yazıyı çok beğendiğimi söylemeden geçip gitmek istemedim... ^^
YanıtlaSil-Nilswonderland-
Hocam gerçekten güzel deneyimler teşekkürler.
YanıtlaSil